- İçindekiler -
- İş Kazası Nedir ?
- Hangi Durumlarda İş Kazasının Varlığından Söz Edilebilir?
- İş Kazası Halinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- İş Kazası Tutanağının Tutulması
- İş Kazasının İlgili Kurumlara Bildirilmesi Nasıl Olur?
- İş Kazası Nedeniyle Açılabilecek Olan Davalar
- İş Kazası Nedeniyle Yararlanılabilecek Başkaca Hak ve İmkanlar
İş kazaları bakımından öncelikle iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri başta olmak üzere bir bilinç ve farkındalık yaratılarak iş kazalarının önüne geçilmek istenmektedir. Bu noktada iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin önemi gözler önüne serilmektedir.
Bu noktada diyebiliriz ki bir iş yerinde daima iş güvenliği öemli olup ticari kazancın çok çok önündedir. Bu durum iş yerleri bakımından bir ilke olarak benimsenmeli ve işverenler tarafından dikkate alınmalıdır.
Her ne kadar önlem alınsa da iş kazaları olabilmektedir. Ve bu iş kazalarından sonraki süreçte bir hukuki süreç ve bir idari süreç yaşanmaktadır. Bu noktada makalemizde iş kazalarından sonra yapılması gerekilen konulara yoğunlaşacağız. İş kazası konulu genel uzman değerlendirmemiz için:
İş Kazası Nedir?
İş kazası işçinin işvereni tarafından görevlendirildiği işini yaparken, iş yerinde işini yaparken veya işverenin görevlendirilmesi ile dışarda işini yaparken yaşadığı kaza durumları olmaktadır. Bu noktada iş kazaları ve sonrasındaki süreçler hukuk mevzuatımızda düzenlenmiş olup 4857 sayılı İş Kanununda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda ile diğer ilgili iş hukuku mevzuatında düzenlenmektedir.
“İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olayı.”
Bu maddeden de anlaşılacağı üzere iş kazası sadece iş yerinde yaşanacaktır gibi bir algı söz konusu değildir. Madde metnine göre iş kazaısı işin yürütümü nedeniyle meydana gelebilmektedir. Yani kaza, işyerinde meydana gelmiş olmasa dahi, işin yürütülmesi nedeniyle meydana gelmişse iş kazası şeklinde tanımlanmaktadır.
İş kazasının işyerinde ve ilgili işi yürütürken meydana gelmesi durumunda olması hususuyla ilgili bir diğer düzenleme de şu şekildedir:
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunumuzun 13/1. Maddesine Göre:
"İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır."
İş Kazası konusuna örnek olması adına içtihat örneği sunmamız gerekirse örneğimiz şu şekildedir:
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı - Antalya BAM, 4. HD., E. 2025/436 K. 2025/622 T. 17.7.2025
T.C.ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI
MAHKEMESİ:ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:25/04/2025
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Yukarıda tarih ve sayısı yazılı ara kararın istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aile ile birlikte ... plakalı aracı kiraladığını, kiraladığı araç ile 13/07/2023 tarihinde Kas istikametinde ... plakalı araç ile çarpıştığını, kaza sonucu müvekkilinin ... hastanesine acil servisine sevk edildiğini, hastane tarafından verilen raporda fiziki muayene de herhangi bir patolojiye rastlanmadığını belirterek taburcu edildiğini, ancak taburcu sonrası müvekkilinin şikayetlerinin arttığını ve kötüleştiğini ve 15/07/2023 tarihinde ...'ya döndüğünü, ... sağlık bakanlığı tibbi acil servis hastanesine giderek muayene olduğunda kaza sebebiyle dalağının yırtıldığını öğrenmiş ve ameliyata alındığını, ameliyat sonrası müvekkilinin dalağının alındığını, müvekkilinin hastanede 11 gün tedavi gördüğünü, ameliyat sonrasında şikayetlerinin tekrar arttığını ve tekrar hastanede 13 gün tedavi gördüğünü, kaza sebebiyle müvekkilinin geçici ve sürekli iş gücü kaybına uğradığını, kaza sonrası müvekkilinin araç sürücüsünden şikayetçi olduğunu, müvekkilinin ülkesinde gördüğü tedavi için ... ve ... olmak üzere 452.156,81 TL ödediğini, kaza nedeniyle sigorta şirketine 31/01/2024 tarihinde başvuru yapıldığını, sigorta şirketinin verdiği cevapta dosyada medikal firmamız maluliyetine ilişkin illiyet kurulamadığını ve %0 maluliyet belirlendiğini, bu süreçte taraflarından alınacak aksiyon bulunmadığını bildirdiğini, meydana gelen kazada ...'un asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin bu kaza nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların tanzimi için dava açma zorunluluğu doğduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla kaza tarihi olan 13/07/2023 tarihinden itibaren yasal faizi işletilmek üzere belirsiz alacak davası olarak 2.000,00 TL maddi tazminatın sigorta şirketi için poliçe teminatı ili sınırlı kalmak kaydıyla davalılardan tahsiline, 300.000 TL manevi tazminatın sadece davalılar ... ... A.Ş. İle ...'tan tahsiline, tedavi giderleri için 1000 TL davalılardan tahsiline, 15/07/2023 tarihli dönüş biletleri için şimdilik 1000 TL sinin ... ... A.Ş. İle ...'tan tahsiline, davalı ... İnşaat ...A.Ş. Adına kayıtlı ... plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir yahut ihtiyati haciz konulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 25/04/2025 tarihli ara karar ile;". İhtiyati tedbir kararı ise sadece dava konusu hakkında verilebilir. Ve ayrıca ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davanın yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekir, iş bu dava ise davadaki taleplere konu alacağın varlığı yargılamaya gerektirmektedir. Bu nedenlerde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine" şeklinde karar verilmiş olup davacı vekili tarafından ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle dilekçesinde; 13.07.2023 tarihinde müvekkilinin kullanımında olan ... plakalı araç ile davalılardan .......'a ait olan ve davalı ...'un sevk-idaresinde bulunan ... plakalı aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle açmış oldukları dava da ... plakalı araca konulmasını istedikleri ihtiyati tedbir/ haciz talepleri ara karar ile istinaf yolu açık olmak üzere ret edildiğini, Mahkemenin ret kararına gerekçe olarak; ihtiyati tedbir kararı ise sadece dava konusu hakkında verilebileceği, ayrıca ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davanın yaklaşık olarak ispat edilmesi gerektiği , iş bu dava ise davadaki taleplere konu alacağın varlığı yargılamaya gerektirdiği bu nedenlerde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gösterildiğini, ilk derece mahkemesince verilen kararın hatalı olduğunu, dava sonunda haklı çıkmaları halinde müvekkilinin davacının alacaklarının karşılıksız kalmaması ihtiyati tedbir/haciz kararı verilmesi gerektiğini, dosyaya sundukları tüm evraklar incelendiğinde kaza sonrası müvekkilinin kötüleştiği kendi ülkesinde uzun süre tedavi gördüğü ve dalağının alındığını, tercümeli ve apostilli tüm evrakları dosyaya sunduklarını, buna rağmen tedbir/haciz kararı verilmemesi hukuka aykırı olduğunu, davanın konusu tam da ihtiyati haciz/tedbir istediğimiz ... aracın karıştığı kaza olduğunu, Polisin tuttuğu tutanakta davalı araç sürücüsü kusurlu olduğunu, davanın yaklaşık ispat kuralı da dosyada gerçekleştiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesince verilen ara kararın kaldırılarak davalı ... Anonim Şirketi adına kayıtlı ... plakalı araç üzerine ihtiyati haciz mümkün değil ise ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK'nın 353'üncü maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Dava, trafik kazası nedeniyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararının reddine kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
Buna göre;
6100 Sayılı HMK.'nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İhtiyati tedbir, mahkeme tarafından asıl hukuki korunma talebi (dava) hakkında kesin hüküm verilinceye kadar devam eden, tarafların durumlarında ya da dava konusu hak veya şeyde meydana gelebilecek zararları önleme amacına hizmet eden, geçici nitelikte bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbirin amacı, asıl hukuki korunma talebinin sonucunu güvence altına almaktır. İhtiyati tedbir kararı ancak “uyuşmazlık konusu şey hakkında” verilebilir. Bunun anlamı, ihtiyati tedbirin ancak dava konusu hakkında veya diğer yargılama türlerinin konusunu oluşturan şeyler veya hak bakımından verilebilmesidir. Tazminat davaları ile hedeflenen hukuksal sonuç para alacağına kavuşmaktır. Dolayısıyla davalının malvarlığının aynına ilişkin bir uyuşmazlık söz konusu değildir. HMK'nun 389 ve izleyen maddelerine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığına göre ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kaldı ki para alacağına ilişkin davalarında başvurulacak geçici hukuki koruma tedbiri öncelikle ihtiyati hacizdir.
İhtiyati haciz, nitelikçe geçici bir hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir. (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33) İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir.
İhtiyati haciz asıl olarak İİK'nun 257 - 268. maddeleri arasında düzenlenmiştir. İİK nın 257/1 maddesi gereğince, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun taşınır taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekli olmayıp, borcun muaccel olması (vadesinin gelmesi) yeterlidir. Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale gelir. Borçlunun temerrüdünün düzenlendiği 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesine göre haksız eylemlerde eylemin işlendiği tarih itibariyle borçlunun temerrüde düşmüş olacağı düzenlenmiştir. Bu durumda geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, ihtiyati haciz talebinin incelenmesi gerekir.
Alacaklının alacağı muaccel olup bir rehin ile de temin edilmemişse, alacaklının ihtiyati haciz isteme hakkı vardır. Bunun için, başkaca hiçbir şart (mesela borçlunun davranışı yüzünden alacağın tahsilinin tehlikeye girmiş olması şartı) aranmaz. Alacaklının, alacağı hakkında mahkemeye kanaat verecek deliller göstermesi gerekir. Buradaki ispat, esas davadaki gibi tam bir ispat değildir. Mahkemenin, alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığına kanaat getirmesi yeterliğidir (gerçeğe benzerlik karinesi).
Hal böyle olunca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile bağlı şekilde ve kamu düzenine ilişkin hususlarda yapılan inceleme sonunda, yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının ihtiyati haciz talebi hakkında aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... esas sayılı dosyasında, 25/04/2025 tarihli ara kararda verilen, ihtiyati hacze ilişkin kararın KALDIRILMASINA,
II- 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılan kararın yerine YENİDEN HÜKÜM TESİSİ ile;
III-1-Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜNE, İİK'nun 257. maddesi gereğince alacak miktarıyla sınırlı olarak ve bu miktarı karşılar şekilde, davalı ... İnşaat ...A.Ş. Adına kayıtlı olması halinde ... plakalı aracın üzerine dava değeri olan 320.000,00 TLnin %10 teminat karşılığı olan 32.000,00 TL teminat karşılığında İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
2-İİK'nın 261. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararının tebliğinden itibaren 10 günlük kesin süre içerisinde ihtiyati haciz teminatının yatırılmaması halinde ihtiyati haciz şerhinin kaldırılmasına, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Antalya İcra Daireleri nezdinde infazının istenmemesi halinde hükümsüz kalacağının ihtarına,
3-Kararın ilgililere tebliği ve ihtiyati haciz konulması vs. işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
4-Peşin istinaf ilam harcının talebi halinde davacıya iadesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 17/07/2025 tarihinde, 6100 Sayılı HMK'nun 394/5 ve 362/1-f madde ve fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.
Hangi Durumlarda İş Kazasının Varlığından Söz Edilebilir?
Hangi durumların iş kazası sayılacağı hususu mevzuatımızda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunumuzun 13. Maddesinde düzenlenmiş olup ilgili madde şöyledir:
“MADDE 13- İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.25 İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının; a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde, b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde,
iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu fıkranın (a) bendinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.
Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir.
İş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Konumuzla ilgili örnek bir Yargutay Kararı incelemesi yapalım:
“10. Hukuk Dairesi 2013/3429 E. , 2013/26001 K.
- İŞ YERİNDE KALP KRİZİ GEÇİREN İŞÇİNİN ÖLÜMÜNÜN İŞ KAZASI OLDUĞUNUN TESPİTİ
- NEDENSELLİK BAĞI
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510)
Madde 4 - SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510)
Madde 13
"İçtihat Metni"
Davacılar, murislerinin ölümü ile sonuçlanan olayın, iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacılar, murislerinin kalp krizi sonucu ölümüyle sonuçlanan olayın, iş kazası olduğunun tespitini istemiş; Mahkemece, işyerinde geçirilen kalp krizi sonucu gerçekleşen ölüm olayının meydana gelmesinde dış etkinin bulunmadığı, buna göre, olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından biri 5510 sayılı Kanunun 13. maddesine göre iş kazası;
"Madde 13- İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, .... meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır." şeklinde tanımlanmıştır.
Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulunbirlikte gerçekleşmesi zorunludur. Taraflar arasında, sigortalının, kalp krizi geçirdiği tarihteki çalışmasının hizmet sözleşmesine dayalı olduğu, ölümle sonuçlanan olayın, kalp krizi sonrasında meydana geldiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2004 tarih ve 2004/21-529 Esas, 2004/527 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “… yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır. Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir…"
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, somut olayda, sigortalının, işyerinde çalışırken geçirdiği kalp krizi sonrasında, bedence arızaya uğradığı ve öldüğü hususu gözetildiğinde, olayın iş kazası olduğunun kabulü gerekir. O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 27.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
İş kazasının söz konusu oladuğu hallerde Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirim yapılmalıdır.
İş Kazası Halinde Dikkat Edilmesi Gerekilen Hususlar
İş kazasının gerçekleşmesi halinde öncelikli olarak kazaya uğramış olan işçinin sağlığı güven altına alınmalıdır. Bu noktada iş kazası geçirmiş işçi koruma altına alınmalı, ilk müdahalesi yapılmalı ve bunun yanında kolluk kuvvetlerine de haber verilmelidir. Çünkü olay yerinde delil tespiti aynı zamanda bu iş kazasının konu olacağı bir adli yargı süreci için de çok önemli olacaktır.
Mevzuattaki iş kazası sürelerine göre iş kazası, işveren tarafından en geç üç iş günü içinde SGK’ya (Sosyal Güvenlik Kurumu’na) bildirilmelidir. İş kazası bildirim yükümlülüğü işveren tarafından ihlal edilirse bu noktada SGK idari para cezasına hükmedebilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından işçi veya işveren tarafından yapılan başvuru üzerine olayın iş kazası olmadığı tespit edilmişse ya da SGK'ya bildirimde bulunulması gerekmesine rağmen bildirimde bulunulmamışsa, işçi tarafından yaşanan olayın iş kazası olduğunun tespiti istemiyle iş kazasının tespiti davası açılabilmektedir.
Olayın iş kazası olduğuna dair herhangi bir tespit söz konusu değilse ve işçi iş kazası sebebiyle tazminat davası açmış ise burada işçiye iş kazası tespit davası açması için süre verilmektedir. Ve iş kazası tespit davasının sonucu tazminat davası için bekletici mesele yapılır.
İş kazası sonucunda işçinin ruh ve vücut bütünlüğünde meydana gelen eksilmenin nitelik ve niceliği ile işçi ve işverenin kusur durumlarına göre işçiye SGK tarafından maluliyet aylığı bağlanabileceği gibi, işveren tarafından işçi veya işçi yakınlarına maddi ve manevi tazminat ödenmesi de söz konusu olabilmektedir.
İş Kazası Tutanağının Tutulması
İş kazası tutanağı iş kazasının gerçekleşmesi halinde iş yeri yetkilileri veya işveren tarfından iş kazasını anlatır vaziyette tutulan bir tutanaktır.
İş kazası tutanağı: Kaza mağduru işçinin kimlik bilgileri, kazanın meydana geldiği konum, tarih ve saat, kazanın meydana geliş şekli, kaza mağduru işçiye yapılan ilk yardım ve acil müdahaleler, tanık beyanları ve tanıkların kimlik bilgileri gibi kazaya ilişkin bilgileri ihtiva etmektedir. İş kazası tutanaklarının Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapılacak olan bildirim dilekçesinin ekinde kuruma sunulması mümkündür.
İş kazası tutanağının tutulmaması hatta iş kazasının SGK’ ya bildirilmemesi durumlarında işçi bakımından iş kazasının tespiti davası açılabilmektedir. İşverenin iş kazası tutanağını tutmaması ve sorumluluktan kaçma çabası hukuk yolunda onun aleyhine yotumlanacaktır. Ayrıca işverenin iş kazasını SGK’ya bildirmemesi de SGK’nın idari para cezası uygulaması yapacağı nitelikte bir harekettir.
İş Kazasının İlgili Kurumlara Bildirilmesi Nasıl Olur?
İş kazasının olması durumunda işveren, iş kazasını öğrendikten itibaren üç iş günü içerisinde doğrudan veya taahhütlü posta yoluyla Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmelidir.
İşverenin iş kazasını bu üç iş günü sürede bildirmemesi üzerine işveren, idari para cezası ve başkaca yaptırımlara maruz kalmaktadır. Bu yaptırımların en başında SGK tarafından işçiye ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneğinin bildirim yapılana kadar geçen süre için işverenden tahsil edilmesi söz konusudur. Yani Sosyal Güvenlik kurumu bildirimden sonraki süre için işçiye ödenecek olan iş göremezlik ödeneğini kendisi karşılayacak olup bildirim tarihi öncesinde yapılacak olan ödemeler işverene yükletilecektir. Bu durumun bağımsız çalışan sigortalılar için farklı olduğunu söylemeliyiz. Bağımsız çalışan sigortalılar yaşadıkları iş kazasını SGK'ya kendileri bildirmelidirler; bildirimde bulunulmamasının yaptırımı ise bildirim tarihine kadar iş göremezlik ödeneği alamayacak olmalarıdır.
İş Kazası Nedeniyle Açılabilecek Davalar
İş kazası sebebiyle açılabilecek bazı davalar gündeme gelebilmektedir. Bu davaları şöyle sıralayabiliriz:
- İş kazasının tespiti davası,
- İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası,
- İşverene uygulanan idari yaptırım işleminin iptali davası,
- Sigorta şirketlerinin işverene rücu davası,
- İş kazası sonrasında haksız yere işten çıkarılan işçinin açacağı işe iade davası,
- İş kazası nedeniyle ceza davası
İş Kazası Nedeniyle Yararlanılabilecek Başkaca Hak ve İmkanlar
İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle yararlanılabilecek olan imkanlar, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunumuzun 16. maddesinde "İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortasından sağlanan haklar" başlığı altında düzenlenmektedir. Bu imkanları şöyle sıralayalım:
- Geçici iş göremezlik ödeneği,
- Sürekli iş göremezlik ödeneği,
- Ölen işçinin yakınlarına bağlanacak olan ölüm geliri,
- İşçinin kız çocuklarına evlenme ödeneği ve
- Cenaze ödeneği