Marka ve Patentlerin Korunması ve Haksız Rekabet Alanlarında Şirketin Kişisel Haklarının Korunması
Şirketlerin sahip olduğu marka ve patent gibi fikri mülkiyet haklarının korunması, ticari hayatın önemli bir unsurunu oluşturmaktadır. Marka ve patentlerin korunması, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenirken, haksız rekabetin önlenmesi Türk Ticaret Kanunu (TTK) çerçevesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, şirketlerin ticari kimliğini koruma altına almakta ve rekabetin adil bir zeminde ilerlemesini amaçlamaktadır.
Özellikle e-ticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte sahte marka kullanımı ve taklit ürünlerin satışı artış göstermiştir. Mahkemeler, marka sahiplerinin lehine kararlar vererek yüksek tazminat ve cezai yaptırımlar uygulamaktadır. Ayrıca, Rekabet Kurumu, Türk Patent ve Marka Kurumu, fikri mülkiyet ihlallerine yönelik denetimlerini arttırarak söz konusu hak ihlallerinin önüne geçmeyi hedeflemektedir.
Marka Hakkı
8049 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 4.maddede yapılan tanıma göre; “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” denmektedir.
Bültende yayımlanmış bir marka başvurusunun, kanundaki ilgili maddelere göre tescil edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazlar ilgili kişiler tarafından marka başvurusunun yayımından itibaren iki ay içinde yapılması gerekmektedir. İtiraz, yazılı ve gerekçeli olarak Kuruma yapılması zorunluluk arz etmelidir.
Kanunun 20. maddesinde itiraza ilişkin hususlar düzenlenmiştir. “İtiraz, kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde yazılı ve gerekçeli olarak Kuruma yapılır. İtiraz gerekçelerinin bu süre içinde sunulmaması hâlinde itiraz yapılmamış sayılır. İtirazın incelenmesi için itiraz süresi içinde ücretin ödenmesi ve aynı süre içinde ücretin ödendiğine ilişkin bilginin Kuruma sunulması zorunludur. İtiraz süresinden sonra itiraz gerekçeleri değiştirilemez ve yeni gerekçeler eklenemez.” olarak ifade edilmiştir.
Marka hakkı ihlaline uğrayan kişiler, maddi ve manevi zararlarını tazmin etmek için dava yoluna başvurabileceklerdir. Bu davalar, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülmektedir. Dava sürecinde, marka sahibinin zararlarının belgelenmesi ve izinsiz kullanımın delillerini sunması son derece önemlidir.
Marka ihlali davalarında, mahkeme süreci boyunca markanın korunması amacıyla mahkemeden ihtiyati tedbir talep edilebilecektir. İhtiyati tedbir, izinsiz kullanımın durdurulması ve taklit ürünlerin piyasadan çekilmesi gibi önlemleri içermektedir.
Patentlerin Korunması
Patent sahibinin hakları, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile korunmaktadır. Patent başvurularının kabul edilebilmesi için buluşun yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirlik kriterlerini taşıması gerekmektedir.
Patent sahipleri, haklarını devredebilir, lisans verebilir veya belirli şartlar altında zorunlu lisans hükümlerine tabi olabilmektedirler. Hukuka aykırı kullanım durumlarında patent sahipleri, Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri nezdinde dava açarak tecavüzün durdurulmasını, tazminat talebinde bulunmayı ve gerektiğinde ihtiyati tedbir alınmasını isteyebilecektirler. Ayrıca, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar sayesinde, uluslararası düzeyde de patent koruması sağlanabilmektedir.
SMK 101.maddede patentlerin korunma süreleri belirlenmiştir. Buna göre;
“(1) Başvuru tarihinden başlamak üzere, patentin koruma süresi yirmi yıl, faydalı modelin koruma süresi on yıldır. Bu süreler uzatılamaz.
(2) Patent başvurusu veya patentin korunması için gerekli olan yıllık ücretler, patentin koruma süresi boyunca, başvuru tarihinden itibaren ikinci yılın sona erdiği tarihte ve devam eden her yıl vadesinde ödenir. Vade tarihi, başvuru tarihine tekabül eden ay ve gündür.
(3) Yıllık ücretler, ikinci fıkrada belirtilen vadede ödenmemesi hâlinde, ek ücretle birlikte vadeyi takip eden altı ay içinde de ödenebilir.
(4) Yıllık ücretlerin üçüncü fıkrada belirtilen sürede de ödenmemesi hâlinde, patent hakkı bu ücretin vade tarihi itibarıyla sona erer, patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim yapılır ve bu durum Bültende yayımlanır. Patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde telafi ücretinin ödenmesi hâlinde patent hakkı, ücretin ödendiği tarih itibarıyla yeniden geçerlilik kazanır ve Bültende yayımlanır. Patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim en geç patent hakkının sona erdiği vade tarihinden başlayan bir yıllık sürenin bitimine kadar yapılır.
(5) Patentin yeniden geçerlilik kazanması, patent hakkının sona ermesi sonucunda hak kazanmış üçüncü kişilerin kazanılmış haklarını etkilemez. Üçüncü kişilerin hakları ve bunların kapsamı, mahkeme tarafından belirlenir.” olarak ifade edilmiştir.
Haksız Rekabetin Önlenmesi ve Şirket Haklarının Korunması
Haksız rekabet, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan iktisadi rekabeti korumayı amaçlayan kurallar bütünüdür. Haksız rekabete ilişkin hükümlerle, hukuka uygun ve bozulmamış rekabetin sağlanması amaçlanmaktadır.
Haksız rekabet suçu, hem hukuki hem de cezai yaptırımlara tabi olarak düzenlenmiştir. Hak ihlaline uğrayan kişiler, tazminat talep edebilir ve ayrıca fail hakkında cezai işlem yapılmasını sağlayabilmektedir. Örneğin dürüstlük kuralına aykırı ticari uygulamalar, aldatıcı reklamlar, müşteri veya çalışan çalma, iş sırlarını hukuka aykırı şekilde açıklama gibi fiiller haksız rekabet suçunu oluşturabilmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 54. ve 63. maddeleri, haksız rekabeti önlemek amacıyla düzenlenmiştir. Söz konusu kanun maddelerinde haksız rekabet fiilleri düzenlenmiştir. Buna göre;
- Yanıltıcı reklamlar ve aldatıcı ticari uygulamalar
- Rakip firmanın müşteri kitlesini yanıltmaya yönelik fiiller
- Şirket sırlarının hukuka aykırı şekilde ifşa edilmesi
- Taklit ürünlerin piyasaya sürülmesi
- Çalışanların veya tedarikçilerin kötü niyetle yönlendirilmesi
Bahsetmiş olduğumuz haksız rekabet durumlarında mağdur olan şirketler; mahkemeden haksız rekabetin tespit edilmesi ve durdurulması, düzeltici açıklama ve mahkeme kararının ilan edilmesi taleplerinde bulunabilecektir. Uğranılan zararın tazmini için maddi ve manevi tazminat talebi, haksız rekabet teşkil eden fiilin faillerine karşı cezai yaptırım uygulanması da söz konusu olmaktadır.
Sonuç
İlgili kanun ve mahkeme kararları ışığında marka hakkı, patentlerin korunması ve haksız rekabet alanlarında şirketin kişisel haklarının korunması amacıyla, izlenecek hukuki yollar ile uyuşmazlığın dengeli bir şekilde çözümü esas alınarak etkin bir koruma mekanizması sağlanması için alanında uzman bir avukata başvurulması son derece önemlidir.
Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine dayalı olarak haklarınızın korunması ve olası ihlallerin önlenmesi için hukuki sürecin sağlıklı ilerlemesi, hak kaybı yaşamamanız için avukata danışmanızın önemini vurgulayarak bu konuda uzman olan ekibimize danışmanızı öneririz.