Telif ve Marka Hakkının İhlali
- İçindekiler -
Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku
Fikri ve Sınai Mülkiyet kapsamında fikri ve sınai eserler, bu eserlere ilişkin haklar ve eser sahiplerinin hakları, telif ve marka haklarına ilişkin ihlal durumunda alınabilecek önlemler ve izlenecek hukuki yollar 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda düzenlenmektedir. Kanunda fikri haklara konu olabilecek eserler “İlim-edebiyat eserleri”, “Musiki eserleri”, “Güzel sanat eserleri” ve “Sinema eserleri” olarak belirlenmiştir. Sınai mülkiyet hakları; marka, patent, faydalı model, tasarım, coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adlarını kapsamaktadır.
Telif ve Marka Hakkının İhlali
Telif hakkının ihlali, şahsın hususi emeğiyle ortaya çıkardığı orijinallik taşıyan ürünlerin üzerindeki haklarının, hak sahibi olmayan bir başkası tarafından ihlal edilmesidir.
Marka hakkının ihlali; bir markanın, marka sahibinin izni olmaksızın kullanılması veya taklit edilmesi durumunda ortaya çıkmaktadır.
Telif ve marka hakkının ihlaline ilişkin davalar, Fikri Sınai Haklar Mahkemesinde görülmektedir. Fikri ve Sınai Haklar mahkemesi hukuk ve ceza olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Telif ve Marka Haklarının İhlali Sebebiyle Tazminat İstemi
Fikri ve Sınai Haklar Kanunu, madde 70’e göre; Manevi hakları ihlal edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilmektedir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilecektir.
FSEK madde 68 uyarınca, eser hakkı sahibi veya diğer hak sahipleri, eserlerin izinsiz çoğaltılması, yayılması veya bir şekilde umuma iletilmesi halinde, ihlalde bulunanlardan, hak sahibi ile söz konusu hakların kullanımına ilişkin bir sözleşme yapılması halinde ödeyecekleri bedelin en fazla üç kat fazlasını da talep etme hakkına sahiptir. Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğu görülmektedir.
Mali hakları ihlal edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilecektir. Yargı kararlarında; eser sahibinin manevi haklarının ihlali halinde, şayet maddi bir zarar söz konusu ise, yine, haksız fiil hükümlerine ilişkin genel düzenlemeler kapsamında, maddi tazminat davasının açılabileceği ifade edilmektedir.
Eser sahibi, mali ve manevi hakların ihlali halinde, ihlal sebebiyle doğan zararının tazminini talep etme hakkı bulunduğu gibi tazminat taleplerine ek olarak diğer bazı talep haklarına da sahiptir. Ancak burada bütün bu taleplerin aynı anda kullanılabilmesi kanun koyucu tarafından mümkün görülmemiştir. FSEK’de, eser sahibinin maddi ve manevi haklarının ihlali halinde ayrıyeten bedelin en fazla üç kat fazlasını talep etmesi halinde ve tekrar madde 70/3 uyarınca devri talep edilen kar tutarı da söz konusu ise ilgili madde uyarınca talep edilen farazi sözleşme bedelinin düşüleceği belirtilmektedir.
İlgili kanuna göre; hakları ihlal edilen eser sahibi, maddi ve manevi tazminat talepleri dışında, tecavüz fiili sebebiyle temin edilen kârın kendisine verilmesini isteme hakkına da sahiptir. Bu hak, tazminat niteliğinde olmayıp, tazminata ek olarak istenebilecek bir talep olarak belirtilmiştir.
Marka Hakkına Tecavüz Suçu
Marka hakkına tecavüz suçu, tescilli bir markanın yetkili olmayan kişilerce kullanılmasıyla oluşmaktadır. Kanun hükümlerine göre yasa koyucu; marka taklitçiliği, karıştırma ihtimali yaratma, marka koruması işaretini kaldırma, marka hakkı üzerinde yetkisiz tasarruf ve markanın tanınmışlığına tecavüz eylemlerini suç olarak düzenlemiş, söz konusu eylemler için hapis ve adli para cezası uygulanmasını öngörmüştür.
Marka Tecavüzü halleri Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. Maddesinde sayılmıştır. Tecavüz teşkil eden haller:
“a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7’nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. 7. Maddedeki durumlar
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.”
Şeklinde sıralanmıştır.
Fakat marka tecavüzüne ilişkin haller sadece kanun maddesinde sayılanlar ile sınırlı olmayıp farklı şekillerde de ortaya çıkabilecektir özetle marka tecavüz halleri, sınırlı sayı ilkesine tabi değildir.
Marka tecavüzü halinde açılabilecek davalar; tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi şeklinde düzenlenmiş olup ilgili kanunda hukuki ve cezai sorumluluk öngörülmüştür.
Marka koruması bakımından kural olarak tescil sistemi geçerli olmakla birlikte markanın tescil zorunluluğu bulunmadığı için tescilsiz markalar da korunabilecektir. Ancak tescilli markaların sahipleri 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında daha geniş ve daha güçlü bir koruma elde etmektedir.
Sonuç olarak ilgili kanun ve yönetmelikler ile eser ve marka sahiplerinin haklarını koruma amacıyla, izlenecek hukuki yollar ile uyuşmazlığın dengeli bir şekilde çözümü esas alınarak etkin bir koruma mekanizması sağlanmıştır. Fikri ve Sınai Mülkiyet kapsamındaki haklarınızın korunması ve olası ihlallerin önlenmesi için hukuki sürecin sağlıklı ilerlemesi, hak kaybı yaşamamanız için avukata danışmanızın önemini vurgulayarak bu konuda uzman olan ekibimize danışmanızı önermekteyiz.