- İçindekiler -
- 1. İş Sağlığı ve Güvenliği Kavramı ve İşverenin Genel Yükümlülüğü
- 2. İş Kazası Durumunda İşverenin Yapması Gerekenler
- 3. Risk Değerlendirmesi ve Riskten Korunma İlkeleri
- 4. Acil Durum Planı, Tahliye ve Çalışmaktan Kaçınma Hakkı
- 5. İşverenin Özen Borcu, Kusursuz Sorumluluk Tartışması ve İçtihatlar
- 6. Yapı İşlerinde Bildirim, Koordinatör Ataması ve Şantiye Organizasyonu
- 7. Kişisel Koruyucu Donanım Temini ve Kullanımın Denetlenmesi
- 8. Yüksekte Çalışma ve Düşmeye Karşı Koruma Tedbirleri
- 9. Kaldırma Ekipmanları, Vinç İşleri ve Operasyonel Güvenlik
- 10. Elektrik İşleri ve Yüksek Gerilimde Güvenlik Tedbirleri
- 11. Gürültü Maruziyeti ve Koruyucu Önlemler
- 12. Saha Trafiği, İşaretleme ve Çarpma-Düşme Risklerinin Yönetimi
- 13. İş Ekipmanının Seçimi, Uygunluğu ve Ekranlı Araçlarla Çalışma
- 14. Güvenlik ve Sağlık İşaretleri, Uyarı Levhaları ve Bilgilendirme
- 15. Saha Çevreleme, Kazı İşleri, Yangınla Mücadele ve İlk Yardım Düzeni
- 17. İşveren Mali Mesuliyet (İşveren Sorumluluk) Sigortası: Hukuki Önemi, Teminat Kapsamı, Rücu Riskleri ve Uygulamada Kritik Noktalar
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA İŞVEREN TARAFINDAN SAĞLANMASI GEREKEN İŞYERİ ŞARTLARI
1. İş Sağlığı ve Güvenliği Kavramı ve İşverenin Genel Yükümlülüğü
Türk Hukuku açısından, İş Sağlığı ve Güvenliği kavramı;...geniş anlamıyla iş yerindeki faaliyetlerden etkilenen her türlü işyeri ve çevre faktörleri ile çalışanların sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuları ifade ederken, dar anlamıyla ise işyeri içerisindeki tehlike ve risklerin tanımlanması, değerlendirilmesi ve bu risklere karşı önleyici tedbirler alınmasını ifade etmektedir. Bununla birlikte İş Sağlığı ve Güvenliği kavramı, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, çalışanların çalışma ortamında karşılaşabilecekleri risklerin ortadan kaldırılması veya asgari seviyeye indirgenmesi olarak ifade edilmektedir.
Bu çalışmada işverenin herhangi bir proje kapsamında almakla yükümlü olduğu “iş sağlığı ve güvenliği” önlemleri ve söz konusu önlemlerin Türk Hukuk mevzuatında yer alan yasal dayanakları ile işverenin iş sağlığı ve güvenliği kapsamında almakla yükümlü olduğu işyeri şartları detaylı bir şekilde incelenecektir. İşveren tarafından iş kazası veya meslek hastalığı risklerine ilişkin olarak gerekli önlemler alınsa dahi, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesi halinde işverenin sorumluluğu ve bu sorumluluğun sınırları, özellikle Yargıtay içtihatları ve kanuni düzenlemeler ışığında değerlendirilecektir. Ayrıca, iş sağlığı ve güvenliği kapsamında işveren tarafından sağlanması gereken işyeri şartları ve çalışma koşulları, işverenin genel yükümlülükleri ile birlikte ele alınacaktır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca işverenin çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğinin sağlanmasına ilişkin olarak genel yükümlülüğü şu şekilde düzenlenmiştir;
İşveren, mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyon yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmakla yükümlüdür. İşveren, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamakla yükümlüdür. İşveren, risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. İşveren, çalışanların işe uygunluklarının göz önünde bulundurulması, yeterli bilgi ve talimat verilmesi gibi hususları dikkate alarak gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
2. İş Kazası Durumunda İşverenin Yapması Gerekenler
İşveren’in Proje Kapsamında Almakla Yükümlü Olduğu “İş Sağlığı ve Güvenliği” Önlemlerinin Yasal Dayanakları;
- 10 Haziran 2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı “İş Kanunu”,
- 20 Haziran 2012 tarihli 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu”,
- 16 Haziran 2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği”,
- 27 Eylül 2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Alt İşverenlik Yönetmeliği”,
- 31 Mayıs 2009 tarih ve 27244 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalıştırılacak İşçilerin Mesleki Eğitimlerine Dair Tebliğ”,
- 07 Nisan 2004 tarih ve 25426 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”,
- 23 Aralık 2003 tarih ve 25325 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği”,
- 22 Mayıs 2002 tarih ve 24762 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ”İlkyardım Yönetmeliği”,
- 07 Nisan 2004 tarih ve 25426 tarih ve 25426 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş “İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik”,
- 9 Aralık 2009 tarih ve 27427 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ”,
- 6 Nisan 2004 tarih ve 25425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği”,
- 09 Aralık 2003 tarih ve 25311 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği”,
- 25 Kasım 2009 tarih ve 27417 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi Tebliğ”,
- 23 Aralık 2003 tarih ve 25325 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik”,
- 11.02.2004 tarih ve 25370 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Elle Taşıma İşleri Yönetmeliği”,
- 15.05.2004 tarih ve 25463 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Geçici veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Hakkında Yönetmelik”,
- 23 Aralık 2003 tarih ve 25325 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Gürültü Yönetmeliği”,
- 23 Aralık 2003 tarih ve 25325 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliği”,
- 28 Nisan 2004 tarih ve 25446 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Hazırlama, Tamamlama ve Temizleme İşleri Yönetmeliği”,
- 11 Şubat 2004 tarih ve 25370 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği”,
- 10 Şubat 2004 tarih ve 25369 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik”,
- 29 Kasım 2006 tarih ve 26361 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği”,
- 11 Şubat 2004 tarih ve 25370 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik”,
- 15 Nisan 2004 tarih ve 25434 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedi Buçuk (7,5) Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik”,
- 30 Aralık 2006 tarih ve 26392 sayılı (4. Mük.) Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Makine Emniyeti Yönetmeliği”,
- 23 Aralık 2003 tarih ve 25325 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Titreşim Yönetmeliği”,
- 27 Kasım 2010 tarih ve 27768 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik”,
- 24 Aralık 1973 tarih ve 14752 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Parlayıcı Patlayıcı Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerleri ve İşyerlerinde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük”,
- 19 Haziran 1986 tarih ve 19139 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Mesleki Eğitim Kanunu”,
- 11 Ocak 1974 tarih ve 14765 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü”,
- 15 Eylül 2009 tarih ve 27320 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik”,
Yukarıda yer alan ilgili mevzuat uyarınca işverenin iş yerinde almakla yükümlü olduğu İş Sağlığı ve Güvenliği önlemleri aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
İşveren bakımından işyerlerinde iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, güvenli ve sağlıklı çalışma ortamının sağlanması için tehlike tanımlaması ve risk değerlendirmesi yapmak ya da yaptırmak yasal bir zorunluluktur.
İşveren, bu yükümlülüğünü yerine getirmek için riskleri belirlemeli, önlenmesi mümkün olmayan riskleri değerlendirmeli ve bu risklerin kaynağıyla mücadele etmelidir.
6331 Sayılı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen yeni düzenlemelerden birisi de şu şekildedir; işveren, risk değerlendirmesi yapılmasını sağlayarak alınacak iş güvenliği tedbirlerine ve kullanılması gereken koruyucu ekipmana karar vermeli ve verilen kararlar doğrultusunda alınan önleyici tedbirler ile seçilen çalışma şekillerinin ve üretim yöntemlerinin, çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden korunma düzeyini yükseltmesini ve işyerinin idari yapılanmasının her kademesinde uygulanabilir olmasını sağlamalıdır.
Ayrıca, risk değerlendirmesinde belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu, kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi, işyerinin tertip ve düzeni gibi konular da dikkate alınmalıdır. Bununla beraber, genç, yaşlı, özürlü, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanlar özel olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Tüm bunların yanında, işveren iş sağlığı ve güvenliği yönünden çalışma ortamına ve çalışanların bu ortamda maruz kaldığı risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların da yapılmasını sağlamalıdır.
Söz konusu uygulama yerine getirilirken işverenin risk korunma ilkeleri gereği sorumluluğu da göz önüne alınmalıdır. Nitekim 6331 Sayılı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bu hususu özel olarak düzenlemiştir. Buna göre, işveren yükümlülüklerini yerine getirirken şu ilkeleri de göz önünde bulundurmalıdır; risklerden kaçınmalı, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmeli, risklerle kaynağında mücadele etmeli, işin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermeli, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemeli, önlenemiyor ise en aza indirmeli, teknik gelişmelere uyum sağlamalı, tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmeli, teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmeli, toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermeli, çalışanlara uygun talimatlar vermelidir.
Uygulamada önemli olan, herhangi bir iş kazasında işverenin kazaya neden olmuş hareketinin işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığının tespitidir. Mevzuat hükümlerince öngörülmemiş, fakat alınması gerekli başka tedbirler varsa, bunların dahi tespiti zorunluluğu açıktır. Bunların işverence tam olarak alınıp alınmadığı alınmamışsa zararın bundan doğup doğmadığı, duruma işçinin tedbirlere uymamasının etkili bulunup bulunmadığı ve bu doğrultuda tarafların kusur oranı saptanır.
Sorumluluğun saptanmasında kural, sorumluluğu gerektiren ve yasada belirlenmiş bulunan durumun somut olayın özelliği göz önünde bulundurmak ve araştırmayı bu özelliğe göre yürütmektir. Zira, Yargıtay, iş kazasında iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre alınması gereken önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı yönlerinin irdelenip, çelişkiden uzak rapor alınması gereği üzerinde durulmaksızın, kusur aidiyeti konusunda eksik ve yetersiz incelemeye dayalı kusur raporu esas alınmak suretiyle mahkemenin almış olduğu kararı, usul ve yasaya aykırı görerek bozmuştur.
3. Risk Değerlendirmesi ve Riskten Korunma İlkeleri
İşveren, çalışma ortamı, kullanılan maddeler, iş ekipmanı ile çevre şartlarını dikkate almalı ve bu doğrultuda meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirmelidir.
Söz konusu değerlendirmenin sonucunda, çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirleyerek bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri almalıdır.
Ayrıca, bu hususa ilişkin olarak işveren, acil durumların olumsuz etkilerinden korunmak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yapmalı, acil durum planlarını hazırlamalıdır. Bu durumlarla mücadele için işyerinin büyüklüğü ve taşıdığı özel tehlikeler, yapılan işin niteliği, çalışan sayısı ile işyerinde bulunan diğer kişileri dikkate alarak önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirmeli, araç ve gereçleri sağlayarak eğitim ve tatbikatları yaptırmalı ve ekiplerin her zaman hazır bulunmalarını sağlamalıdır.
Özellikle ilk yardım, acil tıbbi müdahale, kurtarma ve yangınla mücadele konularında, işyeri dışındaki kuruluşlarla irtibatı sağlayacak gerekli düzenlemeleri de yapmalıdır. Bunun yanında, işveren ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlikenin meydana gelmesi durumunda çalışanların işi bırakarak derhal çalışma yerlerinden ayrılıp güvenli bir yere gidebilmeleri için, önceden gerekli düzenlemeleri de yapmalı ve çalışanlara gerekli talimatları vermelidir. Ayrıca, işveren, ciddi ve yakın tehlike durumunun devam ettiği çalışma şartlarında, zorunlu kalınması halinde, gerekli donanıma sahip ve özel olarak görevlendirilenler hariç, diğer çalışanlardan işlerine devam etmelerini isteyemez.
Öte yandan, işveren çalışanların kendileri veya diğer kişilerin güvenliği için ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıkları ve amirine hemen haber veremedikleri durumlarda, istenmeyen sonuçların önlenmesi için bilgileri ve mevcut teknik donanımları çerçevesinde müdahale edebilmelerine imkân sağlamalıdır. Böyle bir durumda çalışanlar, ihmal ve dikkatsiz davranışları olmadıkça yaptıkları müdahaleden dolayı sorumlu tutulamazlar.
4. Acil Durum Planı, Tahliye ve Çalışmaktan Kaçınma Hakkı
6331 Sayılı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca işverenin yükümlülüğü olarak getirilen yeniliklerden birisi de; ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlikenin meydana gelmesi durumunda işveren tarafından tahliye yapılması gerekliliğidir.
Buna göre işveren; çalışanların işi bırakarak derhal çalışma yerlerinden ayrılıp güvenli bir yere gidebilmeleri için, önceden gerekli düzenlemeleri yapmalı ve çalışanlara gerekli talimatları vermelidir. Durumun devam etmesi hâlinde ise, zorunluluk olmadıkça, gerekli donanıma sahip ve özel olarak görevlendirilenler dışındaki çalışanlardan işlerine devam etmelerini isteyememektedir. Ayrıca, çalışanların kendileri veya diğer kişilerin güvenliği için ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıkları ve amirine hemen haber veremedikleri durumlarda; istenmeyen sonuçların önlenmesi için, bilgileri ve mevcut teknik donanımları çerçevesinde müdahale edebilmelerine imkân sağlamalıdır. Bu durumda çalışanlar, ihmal veya dikkatsiz davranışları olmadıkça yaptıkları müdahaleden dolayı sorumlu tutulamamaktadır.
Ayrıca, 6331 Sayılı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile çalışanların çalışmaktan kaçınma hakkı düzenlenmiştir. Buna göre; ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilmektedirler. Bunun üzerine, kurul acilen toplanmalı, işveren derhâl kararını vermeli ve durumu tutanakla tespit etmelidir. Karar ise çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilmektedir.
Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilmektedir. Ancak, çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.
Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda kurula ya da işverene başvurmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gidebilmektedir. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.
İş sözleşmesiyle çalışanlar ise, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedilebilmektedir.
5. İşverenin Özen Borcu, Kusursuz Sorumluluk Tartışması ve İçtihatlar
İş Kanunu’nun 77. – 89. maddeleri, Borçlar Kanunu’nun 332. maddesi ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu işverene özen borcu yüklemektedir. Bu borç objektif ve vazgeçilmez ölçütlere bağlanmış olması sebebiyle emredici niteliktedir. Bu nedenle, iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin tüm yasal düzenlemeler işvereni önlem almaya zorlamaktadır. İş hukuku mevzuatının işverene yüklediği bu yükümlülüklerin yanında, Borçlar Kanunu’nun işverene kusursuz sorumluluk yükleyen 55. ve 100. maddelerinin göz önüne alınması gerekir. İş hukuku mevzuatı, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması konusunda işverene sıkı şartlar içeren yükümlülükler yüklerken, bu yükümlülüğün sınırları Borçlar Kanunu’nun 55. ve 100. madde ile genişletilmiş ve işverene kusursuz sorumluluk da yüklenmiştir. Böylece işveren, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu işçinin uğradığı zarardan kusuru olsa da olmasa da sorumlu hale gelmiştir.
Yargıtay yerleşik içtihatlarında da işverenin sorumlu sayılması için kazaya uğrayan çalışanın somut olayda kusurlu olmasının aranmadığı, söz konusu sorumluluğun işverenin işyerinde objektif özen ve gözetim yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklandığı belirtilmiştir.
İşverenin kusur sorumluğunu anlatan bir diğer Yargıtay kararı aşağıda verilmiştir;
İşçi sağlığı, iş güvenliği ve yapılmakta olan iş nedeniyle işçinin eğitimi, bir kısım mevzuatı hükümlerini içerir belgelerin kendilerine verilmesini değil, eylemli olarak, bu bilgilerin aktarımı ve öneminin kavratılması ile sağlanabilir. İş güvenliği konusunda verilen eğitim ve talimatlar, işçilerin anlayabilecekleri şekilde olmalıdır. İş güvenliği önlemlerine ilişkin olarak işverence hazırlanacak talimatların işçilerin anlayabilecekleri şekilde olması ve güvenlik tedbirlerine uygun hareket etmenin zorunluluğu ile bunun sağlanması için gerekli teknik şartların hazır bulundurulması gereklidir. Başka bir ifadeyle teknik şartların varlığı ile işçilerin anlayabileceği bir dilde iş güvenliği önlemlerinin açıklanması gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2004/21-365 K. 2004/369 T. 16.6.2004).
6. Yapı İşlerinde Bildirim, Koordinatör Ataması ve Şantiye Organizasyonu
İşveren veya proje sorumlusu, söz konusu yapı işi otuz (30) iş gününden fazla sürecek ve devamlı olarak yirmi (20)’den fazla işçi çalışacaksa, işin büyüklüğü beş yüz (500) yevmiyeden fazla çalışma gerektiriyorsa, yapı işine başlamadan önce aşağıda belirtilen bilgileri içeren bildirimi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili Bölge Müdürlüğü’ne vermekle yükümlüdür.
- Bildirim tarihi
- İnşaatın tam adresi
- Yüklenicilerin ad ve adresi
- Proje tipi (Yapılan inşaatın köprü, bina, yol gibi yapı çeşidi)
- Proje sorumlularının adı ve adresi
- Proje hazırlık safhasındaki güvenlik ve sağlık koordinatörlerinin adı ve adresi
- Proje uygulama safhasındaki güvenlik ve sağlık koordinatörlerinin adı ve adresi
- İşin planlanan başlama tarihi
- Planlanan çalışma süresi
- İnşaat alanında çalışacak tahmin edilen azami işçi sayısı
- İnşaat alanında çalışacak müteahhitler ve kendi adına çalışan kişilerin sayısı
- Seçilmiş müteahhitler hakkında bilgi
Bu bildirimde belirtilen bilgilerin yer aldığı levha, açıkça görünecek şekilde yapı alanının uygun bir yerine konulacak ve gerektiğinde bu bilgiler güncellenecektir.
Yapı işi otuz (30) iş gününden fazla sürecek ve devamlı olarak yirmi (20)’den fazla işçi çalışacaksa, işin büyüklüğü beş yüz (500) yevmiyeden fazla çalışma gerektiriyorsa yukarıdaki madde belirtilen bildirim planında da belirtildiği gibi koordinatör atanması gerekmektedir.
Aynı yapı alanında bir (1) veya daha fazla işveren veya alt işverenin iş yaptığı durumda, işveren veya proje sorumlusu, sağlık ve güvenlik konularında bir (1) veya daha fazla koordinatör atayacaktır. Bu koordinatörler, proje hazırlık ve uygulama safhasında güvenlik ve sağlığın koordinasyonunu sağlayacaktır. Koordinatör atamasından sonra işverenin iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yükümlülüğü ortadan kalkmamaktadır.
7. Kişisel Koruyucu Donanım Temini ve Kullanımın Denetlenmesi
İşyerinde yapı ve elektrik işleri yapılacağından işçilere kişisel koruyucu donanım olarak baret, emniyet ayakkabısı, koruyucu gözlük, yüz siperliği, kulak koruyucuları, koruyucu giysi, önlük, eldiven, iklime dayanıklı giysi, yansıtıcılı giysi, emniyet kemeri, güvenlik halatı, koruyucu merhemler verilmelidir.
Ayrıca, verilecek koruyucu donanımlar “Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak tasarlanmış ve üretilmiş olmalıdır.
Özellikle, çalışma ortamının statik elektrik taşıyıcısı ve üreticisi olması durumunda, çalışanlara uygun malzemeden yapılmış kişisel koruyucu giysiler verilmelidir.
İşveren, işçilerin kişisel koruyucu donanımları uygun şekilde kullanmaları için her türlü önlemi almış olmalıdır. İşveren, kişisel koruyucu donanımların işyerlerinde kullanımına ilişkin olarak çalışanları bilgilendirmek ve eğitmek zorundadır. Çalışanlar ise, kendilerine verilen kişisel koruyucu donanımları doğru şekilde kullanmak ve eğitime ve talimata uygun olarak kullanmakla yükümlüdür.
8. Yüksekte Çalışma ve Düşmeye Karşı Koruma Tedbirleri
Yapılacak işin gereği olarak işçilerin yüksekte çalışmaları gerektiğinden, yüksekte çalışma sebebiyle işveren tarafından ilgili mevzuatta geçen önlemlere dikkat edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun E. 2004/2-57 K. 2004/92 T. 13.4.2004 kararında;
“...olayın meydana geldiği yerin bir inşaat işyeri olduğunu, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 14765 sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü ile Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümlerine göre işverenin işçilerin sağlık ve güvenliklerini sağlamak için gerekli tedbirleri almak ve bunun için gerekli araçları noksansız bulundurmak zorunda olduğunu, bu tedbirler arasında korkuluk yapılması, güvenlik kemeri verilmesi gibi önlemlerin bulunduğunu, bu hususların işyerinin sorumlu mühendisi tarafından temin edilmesinin gerektiğini...”
ifadesiyle, yüksekte çalışma sebebiyle işveren tarafından mevzuatta teknik açıdan öngörülen önlemlerin alınmaması nedeniyle işverenin kusurlu kabul edileceği belirtilmiştir.
Ayrıca, konuyla ilgili bir diğer Yargıtay Hukuk Dairesi E. 1998/7644 K. 1998/7648 T. 12.11.1998 kararında ise,
“... zararlandırıcı olaya maruz kalan bir işçinin çalıştığı işyerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre alınması gereken önlemleri işverence alınıp alınmadığı, alınan önlemlere sigortalının uyup uymadığı ve buna göre kusurun aidiyeti ve oranı konusunda çelişkiden uzak rapor alınması gerektiği üzerinde durulmaksızın, eksik ve yetersiz incelemeye dayalı kusur raporu esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulmasına...”
ifadeleriyle, iş kazasında iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre alınması gereken önlemlerin işverence alınıp alınmadığı, alınan önlemlere sigortalının uyup uymadığı yönlerinin irdelenmesi ve buna göre kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir.
9. Kaldırma Ekipmanları, Vinç İşleri ve Operasyonel Güvenlik
Normal vinçler ile oklu, kule vinçler, mobil vinçler gibi araçlar kaldırma makineleridir. Bu makinelerin kurulumu, kullanımı, bakımı ve sökümü sırasında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması gerekmektedir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin E. 1998/2055 K. 1998/2444 T. 1.4.1998 kararında,
“... zararlandırıcı olaya maruz kalan işçi vinç söküm işinde çalışırken... hükmün bozulmasına...”
ifadeleriyle, vinç gibi kaldırma ekipmanlarıyla yapılan işlerde alınması gereken önlemlerin alınmaması nedeniyle işverenin sorumluluğunun doğabileceğini vurgulamıştır.
10. Elektrik İşleri ve Yüksek Gerilimde Güvenlik Tedbirleri
Tüm yüksek gerilimli kuvvetli akım tesislerinde teknik konulardan sorumlu elektrik mühendisi olmalıdır. Bu mühendislerin görevi, tesislerin yapım, bakım ve işletme esnasında güvenlik tedbirlerine uygunluğunu kontrol etmek ve denetlemeler yapmaktır.
Kuvvetli akım tesislerinde yapım, bakım ve işletme esnasında gerekli güvenlik tedbirleri alınmalı ve yüksek gerilim altında hiçbir şekilde çalışma yapılamaz.
Kuvvetli akım tesislerinde yüksek gerilim altında ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca yetkilendirilmiş personel tarafından çalışma yapılabilir. Bu işçilerin güvenliğini sağlamak için;
- Gerilim altındaki tesis bölümlerinin kapatılması ya da yalıtkan bir kılıfla örtülmesi
- Çalışma sırasında sürekli gözetim yapılması
- Çalışma yapılan yerin bir engelle çevrilmesi
- Bakım-onarım çalışmaları sırasında çalışanların hayatının korunması açısından gerilimin kesilmesi
- Tekrar gerilim verilmesinin önlenmesi
- Çalışılacak yerde gerilim olmadığının kontrol edilmesi
- Çalışılan bölüme yakın yerlerde... dokunmayı önleyecek önlemler alınması
- Kısa devre etme ve topraklama işlemlerinin yapılması gerekmektedir
Elektrik dağıtım faaliyetleri yürütülürken gerekli olanların uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, bütün iş ekipmanları, işçilerin doğrudan veya dolaylı olarak elektrikle temas riskinden korunmasına uygun olarak düzenlenmelidir.
Kullanımı sırasında yıldırım düşmesi ihtimali bulunan iş ekipmanının korunması için uygun bir paratoner kurulması gerekmektedir.
11. Gürültü Maruziyeti ve Koruyucu Önlemler
İş sırasında çok fazla gürültü çıkıyorsa, işveren yönetmelikle öngörülen maruziyetin azaltılması ve önlenmesi ile ilgili elinden geleni yapmalıdır.
Ağır ve tehlikeli işlerin yapılmadığı yerlerde gürültü derecesi 80 desibeli geçmemelidir. Gürültü seviyesinin azaltılması mümkün değilse, işçilerin kulak tıkaçları gibi uygun koruyucu araç ve gereçlerle korunması gerekmektedir.
12. Saha Trafiği, İşaretleme ve Çarpma-Düşme Risklerinin Yönetimi
Çalışma sahasında motorlu taşıtlar ve makine trafiğinin bulunması durumunda trafik kurallarına uygun düzenleme yapılması gerekmektedir.
Yapılan işin özelliği nedeniyle uygun araç ve gereçlerle girmesi engellenmelidir. Bu alanlar açıkça belirlenmelidir.
Engellere çarpma, düşme ya da nesnelerin düşme tehlikesinin bulunduğu yerler sarı ve siyah ya da kırmızı ve beyaz renk şeritleriyle işaretlenmelidir.
13. İş Ekipmanının Seçimi, Uygunluğu ve Ekranlı Araçlarla Çalışma
İşveren, işyerinde kullanılacak iş ekipmanının yapılacak işe uygun olması ve işin yürütümü sırasında iş sağlığı ve güvenliği yönünden tehlike oluşturmaması için gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlüdür.
İşveren, (a) iş ekipmanını seçerken... (b) ... riski en aza indirecek önlemleri alacaktır.
Ayrıca, eğer çalışılan araç “Ekranlı Araçlarla Çalışmalarla Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” uyarınca ekranlı araç ise, işveren çalışma koşullarının uygunluğundan sorumlu tutulmuştur.
14. Güvenlik ve Sağlık İşaretleri, Uyarı Levhaları ve Bilgilendirme
Yapı alanlarının gerekli yerlerinde uyarı levhaları bulundurulmalıdır. İşveren, güvenlik ve sağlık işaretlerini bulundurmak ve uygun şekilde kullanmak zorundadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 2000/19738 K. 2001/5104 T. 29.3.2001 karar uyarınca,
“... davacı işçinin işyerinde düz işçi olduğu halde, işverence gaz maskesi verilmediği, işyerinde gaz maskesi verilmesi gereken bir işte çalıştırıldığı, işveren gerekli hassasiyet ve özeni göstermediği takdirde sorumlu tutulmalıdır...”
ifadeleriyle, işverenin koruyucu malzeme sağlama ve uygun işi verme yükümlülüğünün altını çizmiştir.
15. Saha Çevreleme, Kazı İşleri, Yangınla Mücadele ve İlk Yardım Düzeni
Yapı alanının etrafı ve çevresi kolayca görülebilecek ve fark edilebilecek şekilde çevrilmeli ve işaretlenmelidir.
Kazı işlerine başlamadan önce, yer altı kabloları ve diğer dağıtım sistemleri belirlenmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Kazı alanları uygun bariyerlerle çevrilmelidir.
Özel itfaiye teşkilatı bulunmayan işyerlerinde yangına karşı savunma eğitimi yapılmalıdır. Yangın söndürme cihazlarının hangi çeşit yangına karşı kullanılacağı da çalışanlara öğretilmelidir.
17. İşveren Mali Mesuliyet (İşveren Sorumluluk) Sigortası: Hukuki Önemi, Teminat Kapsamı, Rücu Riskleri ve Uygulamada Kritik Noktalar
İş sağlığı ve güvenliği (İSG) yükümlülükleri bakımından işverenin temel borcu; risk değerlendirmesi yapmak/yaptırmak, uygun organizasyonu kurmak, eğitim ve bilgilendirme sağlamak, denetlemek ve gerekli teknik/organizasyonel tedbirleri almak suretiyle iş kazası ve meslek hastalığı riskini azaltmaktır. Buna rağmen uygulamada riskin tamamen sıfırlanması mümkün olmadığından; işveren mali mesuliyet (işveren sorumluluk) sigortası, işverenin çalışanlarına (ve/veya hak sahiplerine) karşı doğabilecek özel hukuk tazminat sorumluluğu ile SGK rücu maruziyetini poliçe limitleri dahilinde yönetmeye yarayan kritik bir finansal güvence aracıdır.
17.1. Sigortanın hukuki fonksiyonu: İSG’yi ikame etmez, finansal riski yönetir
İşveren mali mesuliyet sigortası, işverenin İSG yükümlülüklerini azaltan veya ortadan kaldıran bir mekanizma değildir. İSG yükümlülükleri; mevzuata uyum, risklerin kaynağında giderilmesi, eğitim, gözetim ve denetim gibi asli borçlarla yerine getirilir. Sigorta ise kaza/hastalık gerçekleştiğinde ortaya çıkan tazminat ve rücu taleplerinin işletme üzerindeki finansal etkisini sınırlamaya hizmet eder.
Bu nedenle poliçe varlığı, ihmal edilen İSG tedbirleri nedeniyle doğabilecek idari/cezai yaptırımları veya özel hukuk sorumluluğunu otomatik olarak ortadan kaldırmaz; ayrıca poliçe şartlarına aykırılık halinde sigortacı yönünden teminat dışı iddiaları ve/veya sigortacının sigortalıya rücu ihtimali gündeme gelebilir.
17.2. Teminatın kapsamı: Özel hukuk tazminat talepleri ve “SGK üstü/dışı” mantığı
İşveren sorumluluk sigortalarının tipik çekirdeği, iş kazası/meslek hastalığı nedeniyle işçi veya hak sahipleri tarafından işverene yöneltilebilecek maddi tazminat taleplerini (poliçede ayrıca düzenlenmişse manevi tazminat ve yargılama giderlerini de) poliçe limitleri içinde karşılamaktır. Uygulamada teminat, çoğu zaman SGK tarafından sağlanan yardımların üzerindeki ve/veya dışındaki tazminat kalemlerini hedefler.
Örnek: İş kazasında sürekli iş göremezlik doğduğunda SGK gelir bağlayabilir; buna rağmen işçi; iş gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat, bakıcı/bakım gideri, tedavi gideri farkları, çalışma gücü kaybına bağlı geleceğe yönelik zarar gibi kalemleri işverenden talep edebilir. Poliçe, limit ve muafiyet dâhilinde bu kalemlerin bir kısmını karşılayacak şekilde kurgulanabilir.
17.3. SGK rücu riski: İşverenin büyük tutarlı maruziyet alanı
İş kazası/meslek hastalığında SGK’nın yaptığı ödemeler (ve bağladığı gelirler) belirli şartlarda işverene rücu edilebilir. Rücu davaları, özellikle kusur oranı ve illiyet bağının tartışıldığı; bilirkişi raporları, iş organizasyonu, talimatlandırma, denetim, KKD temini ve eğitim kayıtları gibi delillerin belirleyici olduğu süreçlerdir. Rücu dosyalarında işveren, kimi zaman peşin sermaye değeri esaslı hesaplarla yüksek tutarlarla karşılaşabildiğinden; doğru limitli bir mali mesuliyet poliçesi, işletme sürekliliği açısından kritik bir risk yönetimi aracıdır.
17.4. Manevi tazminat, faiz ve yargılama giderleri: Poliçede açık hüküm şarttır
Ölüm veya ağır yaralanma içeren olaylarda manevi tazminat talebi çok yaygındır. Manevi tazminatın teminata dahil olup olmadığı; dahilse limit içi oranı, muafiyetleri ve üst sınırı poliçe özel şartlarında açıkça yazılmalıdır. Benzer şekilde faiz, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti gibi kalemlerin kapsamı da poliçe bazında değişebilir; bu yüzden sigorta satın alma aşamasında bu kalemler ayrı ayrı kontrol edilmelidir.
17.5. Teminat dışı haller ve sigortacının rücu ihtimali
İşveren sorumluluk sigortası “her durumda ödeme” garantisi değildir. Uygulamada en sık uyuşmazlık yaratan alanlar şunlardır:
- Kasıt/ağır kusur iddiaları ve açık mevzuat aykırılıkları,
- Çalışan statüsü/bildirimi, bordro ve sigortalılık uyuşmazlıkları,
- Poliçede kapsam dışı bırakılmış iş/şantiye/faaliyet türleri,
- Hasar ihbarının geç yapılması, delil ve kayıt yönetimindeki zafiyetler,
- Olayın poliçede tanımlanan işyeri/şantiye sınırları içinde olup olmadığı.
Bu nedenle poliçe, sadece satın alınan bir evrak değil; kayıt yönetimi (eğitim tutanakları, zimmetler, risk değerlendirmeleri, periyodik kontroller, talimatlar) ile birlikte işletilen bir risk yönetimi sisteminin parçası olarak düşünülmelidir.
17.6. Poliçe tasarımı: Limit ve kapsamın İSG risk profiline göre kurulması
- Limit belirleme: Çalışan sayısı, tehlike sınıfı, iş kolu, lokasyon/şantiye sayısı, taşeron oranı ve hasar geçmişi dikkate alınmalıdır.
- Çalışan tanımı: Alt işveren işçileri, geçici işçiler, stajyerler gibi grupların kapsama dahil olup olmadığı açık yazılmalıdır.
- Lokasyon ve faaliyet tanımı: Birden çok lokasyon varsa tek tek sayılmalı; yapılan işin mahiyeti poliçede netleştirilmelidir.
- Meslek hastalığı klozu: Zararın geç ortaya çıkması nedeniyle bildirim ve kapsam mantığı ayrıca kontrol edilmelidir.
- Manevi tazminat ve yargılama giderleri: Dahilse oran/limit/muafiyet açık olmalıdır.
17.7. Sonuç
İşveren mali mesuliyet sigortası; iş kazası/meslek hastalığı halinde işverenin özel hukuk tazminat sorumluluğu ve SGK rücu maruziyetini poliçe limitleri içinde yönetmeye yarar. Ancak gerçek koruma; İSG uyum sisteminin kurulması, düzenli denetim, eğitim ve belge/kayıt yönetimi ile birlikte, sigortanın da risk profiline uygun limit ve klozlarla yapılandırılmasıyla sağlanır.