- İçindekiler -
SOSYAL MEDYA REKLAMI İLE HAKSIZ REKABET
E-Ticaretin ve dijital reklamcılığın çağımızda çokça tercih edilmesi ve ürerim tüketim zincirine katılması rekabeti körüklemektedir. Dijital reklamcılık bakımından sosyal medya üzerinden yorum ve reklamlarla yapılan haksız rekabet davranışlarına karşı yaptırımlar bulunmaktadır.
Bu noktada rekabet serbest piyasa ekonomisinin gereklerinden olup haksız rekabet Türk Hukuk mevzuatımız tarafından korunmamaktadır. Haksız rekabete ilişkin Türk Hukuku’ndaki hükümlerin amacı kişilerin menfaatlerini ve dürüst, bozulmamış rekabeti korumaktır.
Bu noktada e-ticareti canlandıran dijital reklamcılıkta sosyal medya üzerinden yorum, beğeni, tanıtım yollarıyla haksız rekabette bulunulmaktadır. Biz makalemizde bu durumların yarattığı haksız rekabeti ve yaptırımları incelemiş olacağız.
HAKSIZ REKABET NEDİR? HAKSIZ REKABET DAVASI
Rekabet aynı amacı güdenler arasındaki yarışma şeklinde tanımlanmaktadır. Herhangi bir alanda rekabetin varlığından bahsedilebilmesi için rakipler bakımından yarış serbestliği, uygun bir yarış ortamı, meşru bir amaç, adil rekabet kuralları mevcut olması gerekmektedir.
Rekabet ve haksız rekabet serbest piyasa ekonomisi için çokça önemli kavramlar olmaktadırlar. Zira serbest ekonomi modeli sayesinde piyasaya mal ve hizmet sunan teşebbüsler devlet müdahalesi olmaksızın bu alanda sistemin kendi dinamikleri ile yer alabilecektir. Bu nedenle rekabet de serbest ekonomi modelinin olmazsa olmazlarındandır.
Haksız rekabet ise rekabetin, kurallara aykırı ve iyiniyeti suistimal edecek şekilde yanlış davranışlarla gerçekleştirilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda rekabetin serbestliği ilkesi söz konusu olup bu ilke haksız rekabeti korumamaktadır. Ve yine hukukumuzda haksız rekabet herkese karşı ileri sürülebilmektedir, ileri sürülebilmesi için illa ki bir ticari hasarın olması gerekmemektedir.
Türk Hukuku’nda haksız rekabet; Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve Fikir ve Sanat Eserleri Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu md. 55’te haksız rekabet halleri şöyle düzenlenir:
MADDE 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
- Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
- Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
- Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
- Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
- Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
- Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatınınaltında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekildemüşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satışfiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımındauygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabulolunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
- Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
- Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
- Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
- Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
- Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
- İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
- Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
- Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
- İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
- Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
- Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
- Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
- Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
- Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
- Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
Belirtelim ki buradaki kategoriler haricinde de haksız rekabet davranışı söz konusu olabilmektedir.
Bu noktada diyebiliriz ki üstteki maddede sıralanan ilgili hallerden birinin veya birkaçının gerçekleşmesiyle birlikte haksız rekabet hukukuna göre haksız rekabet oluşur ve haksız rekabete maruz kalan kışı haksız rekabetten doğan maddi ve manevi tazminat davalarını açabilecektir. Yine marka-patent ihlali halinde maddi-manevi tazminat davaları ile savcılık şikayeti süreçlerini müracaat hakkı doğacaktır.
TTK’nın 56.maddesinin 1.fıkrasında haksız rekabet halinde açılacak davalar:
- Fiilin haksız olup olmadığının tespiti davası,
- Haksız rekabetin men’i davası,
- Haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılması,
- Haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi için ref davası,
- Kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini için maddi tazminat davası ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) m. 58’de yer alan şartlar mevcutsa manevi tazminat davası olarak düzenlenmiştir.
Bu noktada belirtmeliyiz ki, haksız rekabetin faili kusurlu ise ancak maddi ve manevi tazminat davaları açılabilmektedir. Başka bir deyişle, fail kusurlu değilse sadece tespit, men ve ref davaları açılabilmekte ancak tazminat davaları açılamamaktadır.
SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ VE HAKSIZ REKABET
Haksız rekabet hükümleri en çok da rekabetin korunması için önemli olup rekabetin korunması da müşteriler için çokça önemli olmaktadır. Sosyal paylaşım sitelerinde de günümüzde özellikle artan e-ticaret anlayışıyla beraber haksız rekabeti destekleyen davranışlar yapılmaktadır. Ve belirtelim ki haksız rekabet sebebi olan her davranış yaptırıma tabidir.
Şöyle ki geleneksel reklamcılıkta reklam şirketleri birçok kurala tabidir. Fakat dijital reklamcılıkta kuralsızlık söz konusu olabilmektedir. Bu da sosyal mecralarda yapılan reklamların haksız rekabet davranışı olmalarına sebebiyet vermektedir. Hatta şöyle ki internet reklamcılığı, 5651 Sayılı İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BUYAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİHAKKINDA KANUN’A tabidir. Fakat Sosyal medya reklamcılığının tam olarak hukuki düzenlemesi bulunmamaktadır.
Dijital reklamcılıkta sosyal medya sitelerinin kullanılması ve sosyal medya mecralarından haksız rekabet yapılması durumlarında; dava açmaya hakkı olan herkes dava açabilir ve bu durumda davanın açılması için sosyal mecraların suçunun olmasına hatta ortada suç olmasına dahi gerek duyulmamaktadır.
Şöyle ki dava açma hakkı bulunan kişilerin dava açmasıyla beraber mahkeme; mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine karar verebileceği gibi bu siteleri kapatmaya da karar verebilmektedir. Hatta bu şirketlerin yurtdışında var olmaları haksız rekabet bakımından Türk Hukuku’na tabi olmalarına engel olmamaktadır. Çünkü 5718 Sayılı MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK VE USUL HUKUKU
HAKKINDA KANUN madde 37 şöyledir:
MADDE 37 – (1) Haksız rekabetten doğan talepler, haksız rekabet sebebiyle piyasası doğrudan etkilenen ülke hukukuna tâbidir.
(2) Haksız rekabet sonucunda zarar görenin münhasıran işletmesine ilişkin menfaatleri ihlâl edilmişse, söz konusu işletmenin işyerinin bulunduğu ülke hukuku uygulanır.
İNTERNET ORTAMINDA OLUŞABİLECEK HAKSIZ REKABET HALLERİ
- Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak. Mesela istenmeyen e-posta göndermek suretiyle haksız rekabet. Bu noktada köşeye sıkıştırılmış spam alıcıları bunu yapan kişilere karşı tazminat davası açabilmektedirler.
- Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak.
- Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
Şöyle ki Türk Ticaret Kanunu madde 55’te de sayılan haksız rekabet halleri olduğu gibi haksız rekabet bunlarla sınırlı değildir, somut olaya göre değerlendirmek gerekmektedir.
GOOGLE YORUMLARI, INSTAGRAM, X(TWİTTER), TİKTOK PLATFORMU İLE HAKSIZ REKABET
Dijital reklamcılık hukuki bakımdan tek yönlü değildir. Aksine dijital reklamcılık hukuk teorisi ve uygulamasında çok yönlü etkilerinden ötürü çok sayıda farklı yasal düzenlemeye, çok sayıda farklı kurumun görev alanına ve uygulamalarına konu olmuş ve olmaktadır. Yine Google yorumları, Instagram, X(Twitter), TikTok vb platformanın yorum ile manipülasyon yapmaya açık olduğu da bir gerçektir. Elektronik ticaret, rekabet, haksız rekabet, tüketici ve reklam hukuku, veri koruma hukuku, internet yayıncılığı, sınai mülkiyet hukuku bunlardan öne çıkanlar olup her bir yasal düzenleme dijital reklamcılığı ya kendi açısından doğrudan düzenlemekte ya da dolaylı şekilde yorum yoluyla kapsayarak uygulama alanı bulmaktadır. Bu durum zaman zaman kriterlerin arasında uyumsuzluğa yol açmakta, konuya dair hukuki düzenlemelerin kapsamı ve sınırları yer yer belirsizleşmektedir. Tüm bu sebeplerle dijital reklamların hukuken ya sınırlı sayıda temel ve konuyla doğrudan ilgili yasalarla düzenlenmesi ve bu suretle dağınık ve uyumsuz düzenlemelerden uzaklaşılması ya da arz ettikleri giderek artan etki ve öneme binaen reklamcılık alanını hedef alan bir yasal düzenlemenin içinde bir bölüm şeklinde, kendine özgü ilkelerinin ışığında ele alınması değerlendirilmelidir.